3 E Endüstriyel Mühendislik Genel Müdürü Gökhan Lale ile birlikteyiz. Kendisiyle sektör gündemine dair verimli bir sohbete koyuluyoruz.
Merhaba Gökhan Bey, öncelikle kendinizden ve firmanızdan bahsetmenizi rica ediyoruz.
- Isıl işlem ve endüstriyel otomasyon konularında yazılımlarımızla ve mümessilliklerimizle hizmet veriyoruz. 2005 yılında kurulan firmamız şu anda TÜBİTAK Tekno Kent’teki merkezimizde 11 kişilik ekibimizle hizmet sunuyoruz. 30’dan fazla ülkede yüzlerce proje gerçekleştirdik. Ana alanımız ısıl işlem sektörü. Sektöre özel kontrol sistemleri, geliştirdiğimiz ERP yazılımları ve yurt dışından getirdiğimiz endüstriyel fırınlar gibi ürünlerle de sektörün ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
Sektörün önemli yapısı MISAD ile olan tanışıklığınız nasıl oldu ve devam eden süreçte nasıl bir ilişki içine girdiniz?
- MISAD, Türkiye’deki ısıl işlemcilerin bir araya gelerek kurduğu bir dernek. Şu an yaklaşık 70 üyesi var. Bunların bir kısmı yurt dışından üyeler. Buradaki amaç ısıl işlemcileri bir araya getirmek ve ortak sorunlarına çözümler geliştirmek. Aynı zamanda organize edilen yurt içi ve yurt dışı teknik gezilerle de bazı teknolojiler hakkında bilgi edinerek kendimizin ve üyelerimizin gelişimine katkıda bulunmak.
Geziler dediniz. Bir Almanya gezinizden haberdarız, daha yakın zamanda bir Çin gezisi gerçekleşti. Fikirlerinizi merak ediyoruz.
- Genelde Avrupa’yı sık ziyaret eden bir topluluğuz. Fuarların ve teknik gezilerin varlığı aynı zamanda Avrupa’nın yakınlığı, bizi bu coğrafyaya yönlendiren en büyük etken. Fakat uzakdoğu bölgesine hiç gidilmemişti. Uzak doğu aslında kapalı bir kutu olarak nitelendirilebilir. Bu sene Çİn’e gitmeye karar verdik. Derneğimiz üyelerinden Powermax’in daveti ve aynı zamanda sponsorluğu ile beraber 29 kişilik bir ekiple Çin seyahati gerçekleştirdik. 9 günlük seyahatimizde ağırlıklı olarak teknik ve zaman zaman da kültürel geziler yaptık.
Yaygın bir kanı vardır. Özellikle teknik alanlarda yurt dışında, ülkemize nazaran daha gelişmiş imkanlar olduğuna dair. Çin de bu kanıya çoğu zaman konu alan bir ülke olarak dikkat çeker. Gittiniz, gördünüz. Bir kıyaslamadan ziyade, bizim ülke ve sektör olarak neleri yapmamız veleri yapmamamız gerektiği ile ilgili nasıl bir izlenimle döndünüz?
- Çin, ekonomisi sürekli büyüyen bir dev olarak nitelendirilebilir. Örneğin rakamlarla konuşmak gerekirse; bizdeki ticari ısıl işlemci sayısı 350 - 400 firma makasındayken, oradaki ticari ısıl işlemci sayısı yaklaşık 18.000 civarında. Inhouse, yani kendi bünyesinde ısıl işlem tesisi barındıran firmalarla bu rakam 50.000’leri buluyor. Bizde yıllık otomotiv üretimi yıllık 1 milyon civarındayken, Çin’de bu rakam 30 milyonu buluyor. Hızlı tren yapıyorlar, nükleer santral yapıyorlar, gemi, uçak; ileri teknoloji geliştiren ne varsa yapıyorlar.
“ÇİN, SANILANIN AKSİNE UCUZ BİR ÜLKE DEĞİL.”
- Bahsettiğim üretim rakamlarının pek tabi ki ısıl işlem sektörüne de yansıması söz konusu. Genel bir kabul vardır, Çin ucuz bir ülke diye. Asgari ücretten, elektriğe tutun; doğal gaza kadar ücretler Türkiye’nin çok üzerinde. Ama bana göre en büyük avantajları çok adetli, yüksek hacimli üretim yapabiliyor oluşları. Doğal olarak hacim arttıkça, maliyetler de düşüyor.
O zaman şöyle soralım. Giderken taşıdığınız beklentilerle, orada gördükleriniz arasında bir kıyas yapmanız gerekirse nasıl bir sonuç çıkarabiliriz?
- Tabi bizde, söylediğim gibi klasik olarak, uygun fiyatlara düşük kalitede ürünler bulunacağı; hatta otellerin hangi kalitede olacağına dair bir takım öngörüler mevcuttu. Ben daha evvel Çin’e geldiğimden ötürü bu düşüncelerin bu şekilde olmadığını biliyordum fakat birçok kişi bu yönde bir beklenti içindeydi. Bu fikirlerin, alış veriş ve yaşam pahalılığına tanık olunduktan sonra değiştiğini gördük. Çin’de her türlü kalitede ürün var. Bu sizin ne talep ettiğinize bağlı. Düşük maliyetlerle ucuz ürünler almak istiyorsanız, bunları yapan tesisler var. Ama bunun dışında çok yüksek adetlerde çok kaliteli üretim yapan tesisler de var.
“ÜRETİM AVRUPA’NIN ÇOK ÖTESİNDE.”
- Örneğin bu gezimizde Feng Dong firması bize sponsordu. Powermax zaten Feng Dong’un alt firmalarından bir tanesi. Feng Dong bir Japon firması ve yaklaşık 2.4 milyar dolarlık bir bütçesi var. Kamaralı atmosfer fırını dediğimiz fırınlardan yıllık 250 üzerinde üretim yapabiliyorlar. Bu rakam onların üretim hacmini gösteriyor. Avrupa’nın “çok büyük” diye tanımlayabileceğimiz firmalarında bu rakam 40 civarında. Tabi burada bir modelden bahsediyoruz. İç pazar öyle büyük ki, 50.000 tesise fırın üretmek için bu rakamlara çıkmak kaçınılmaz oluyor. Hatta biz oradayken önümüzdeki yıl 50 fırından oluşan bir tesisin açılacağının bilgisini verdiler. Bizi, 2 yılda bir fuarlara davet ettiler. İç pazarlarının büyüklüğünden ötürü, o bölgeden dışarı çıkma gereksinimi hissetmiyorlar.
“OTELLER LÜKS.”
- Yemek konusunda sıkıntı çeken arkadaşlarımız olsa da genelde çok güzel yemekler yedik. Otellerin genelinin lüks olduğu dikkatimizi çekti. Fırın imalathanelerini gezdik. Isıl işlem tesislerini gezdik. Üretim kalitesi ve teknoloji olarak oldukça ilerdeler. Bu yönde herkesin fikirlerinin olumlu yönde değiştiğine inanıyorum.
Peki genel olarak tüm izlenimlerinizin ışığında, Çin’den Türkiye’ye uyarlanabilecek bir model ya da yöntemden bahsetmek mümkün mü?
- Şimdi tabi Çin’de üretim çok hacimli. Pasta çok büyük, herkesin elinde yeteri kadar iş var. Bizdeki pasta bu kadar büyük olmadığından onlarınki gibi planlı bir üretim yapmamız söz konusu olamıyor. Onlar daha istikrarlı ve uzun vadeli işler yapıyorlar. Bu açıdan baktığınızda direkt bir uygulama söz konusu değil ancak en azından şunu gördük Çin’de Avrupa’nın üstünde bir üretim kalitesi var, evet fiyat avantajı var fakat öyle düşündüğünüz gibi düşük değil. Yeni teknolojiler hakkında edindiğimiz bilgileri uygulayabilecek miyiz göreceğiz.
Türkiye’deki ısıl işlem tesislerinde kullanılan bilimsel yöntem ve maddeleri dikkate aldığımızda; sonuç odaklı olarak bir takım farklı yöntem veya maddelere rastladınız mı? Örneğin farklı bir gaz ya da yağ kullanımı gibi?
- Isıl işlem teknik olarak baktığınızda, farklı kıtalarda farklı yapılan bir iş değil. Evet iş hacminiz değişebilir fakat neticede müşteriler global ve uygulanan işlemler aynı. Önemli olan burada bu ısıl işlemi yaptığınız ekipmanların teknolojisi. Bu teknolojilerin ne kadar verimli kullanıldığı. Maliyetler ve işlemler noktasında Avrupa’ya kıyasla daha akılcı uygulamalar olduğunu gördük. Bu manada Çin gezisi, Türk Isıl İşlem Sektörü için çok faydalı geçti.
Yani bu gezi akabinde, stratejilerinizde bir değişiklik olması söz konusu olabilir mi?
- Tabi, biz de benzer teknolojileri burada kullanarak ısıl işlem tesislerinin verimliliğini artırmak, maliyetleri düşürmek ve ekipman ile üretim yöntemleri konusunda ileriye gitmek için adımlar atacağız.
Gezinizin son gününde bir ziyaret gerçekleştirdiniz. Buna değinerek sohbetimizi bitirelim isterseniz.
- Gezimizin son gününde Shangai Konsolosumuz ve Ticari Ataşemiz olan Sabri Tunç Algılı ile öğle yemeğinde bir araya geldik. Karşılıklı bilgi ve fikir alış verişinde bulunduk. Orada öne çıkan cümle ve fikir şu oldu: “Biz Çin’i, kendi Türkiye’deki ithalatçıların çalışma stratejilerine bağlı olarak tanıyoruz. Yani öncelik çok düşük kaliteli ucuz ürün getirmekse, Çin’den böyle ürünler sipariş ettik diye Çin’i de böyle bir ülke zannediyoruz. Halbuki Çin en yüksek kalitede de üretim yapan gelişmiş ekonomilerin başında geliyor. Dünya’daki bütün araba markalarının üretim tesisleri Çin’de var.